Ancak uzmanlara göre bu anlaşmanın, Türkiye ile ABD arasında Irak ve Suriye konusundaki görüş ayrılıklarının bittiğini ifade etmez.
Irak ve Suriye konusunda Ankara ve Washington esas olarak hangi konularda anlaşamıyor? Musul operasyonunun Türkiye ve ABD açısından hedefleri neler?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Dış Politika ve Güvenlik Politikası eski Danışmanı, askeri uzman, emekli Deniz Kurmay Albayı Prof. Dr. Celalettin Yavuz şunları söyledi.
Irak’ta ve Suriye’de son aylarda Türkiye ile ABD’nin çıkarlarının çatıştığı izlenimi var. İkisi müttefik olmasına rağmen Amerika Birleşik Devletleri, Irak ve Suriye’nin parçalanmasına Türkiye’nin mani olduğu bir düşüncesinde. Doğrudur, Türkiye hem Irak’ın hem de Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor. Amerika Birleşik Devletleri için esas olan kendi isteklerinin yerine gelmesidir. Kendi isteklerini yerine getirirken de kimi bulursa ondan istifade eder. Aslında IŞİD terör örgütünün ortaya çıkması, Amerika Birleşik Devletleri’nin 2003 Irak işgalinden sonra olmuştur. Büyük ölçüde bundan sorumludur. Türkiye, Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünü savunurken ABD için toprak bütünlüğü önemli değil. Mesela Suriye’de bir tarafta Esad rejimi, Rusya, İran var. Bunlar Suriye’nin toprak rejiminin, toprak sınırlarının değişmemesi ve toprak bütünlüğünden yana. Türkiye de henüz Esad rejimiyle uzlaşma sağlayamamışsa da Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana. Ama Amerika için bu önemli değil. Ona göre Suriye parçalanabilir.
Irak’a baktığımızda orada da sanki benzer bir manzara. Gördüğüm kadarıyla Irak’ın kuzeyinde Türkiye’nin etki alanının olması Amerika istemiyor. Çünkü Türkiye o bölgede PKK terör örgütünün hem Irak’ın kuzeyinde daha fazla yuvalanmasını istemediği gibi hem de oradan Türkiye üzerine terör faaliyeti için eleman göndermesini istemiyor. Ancak Amerika tıpkı Suriye’de IŞİD’e karşı PKK terör örgütünün Suriye uzantısı olan PYD’nin silahlı grubu YPG ile ittifak kurduğu gibi, Irak’ın kuzeyinde de, yani Musul’da IŞİD’den kurtulmak için bu PKK terör örgütünden de medet umuyor. Çünkü görüldüğü kadarıyla Irak’ta milis gücü olarak gene en ehil olan PKK terör örgütüdür. Ondan sonra da Barzani’nin Peşmergeleri geliyor. Dolayısıyla Amerika bunlardan istifade etmek istiyor.
Musul, IŞİD terör örgütünün kalesi durumunda. IŞİD’in buradan herhangi bir şekilde atılması halinde Türkiye’ye gelebilir ve Musul’da IŞİD’e karşı yapılan bir harekat sonucunda bir göç olabilir, Türkiye’ye gelebilir. Zaten şu anda 300 bin üzerinde Iraklı göçmen Türkiye’de yaşıyor. Suriyelilerle birlikte 3 milyon üzerinde. Bunların Türkiye’ye getirdikleri büyük bir külfet var. Bu var. Bir de üstelik Amerika Birleşik Devletleri bu Musul’da IŞİD’e karşı mücadelede PKK terör örgütünü de kullanmak istiyor. Bunun anlamı şudur: PKK terör örgütü orada IŞİD’e karşı kullanılırsa bir meşruiyet kazanır. Uluslararası alanda bir hak iddiasında bulunacak, hukuki bir statü kazanır, bir terör örgütü olmasına rağmen. Yani bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütünü kullanan Amerika Birleşik Devletleri burada Türkiye’yi hiçe saymaya kalktı.
Anlaşmazlığın bir diğer yanı ise, bir mezhep kavgası çıkabilir. Yani bir Sünni-Şii kavgası çıkabilir. Türkiye bundan da büyük endişe duymaktadır. Zaten bölgede ne yazık ki, Amerika Birleşik Devletleri 2003’te Irak’a girdikten sonra bölgedeki mezhep kavgaları çoğalmıştır. Zaten IŞİD’in bu kadar büyümesinin arkasında yatan da budur. Eğer mezhep kavgası çıkarsa bu mezhep kavgasının sonunda Sünniler orada ezilirse IŞİD bitirilse bile IŞİD’den sonra gene El-Kaide türevi yeni radikal terör örgütleri ortaya çıkabilir. Bunu görmek lazım.