Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan güvenlik uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar şu değerlendirmelerde bulundu.
ABD uçaklarının Irak-Suriye sınırı yakınlarındaki El Bu Baac kasabası yakınlarında konuşlu Irak merkezi hükümetine bağlı, aynı zamanda İran destekli Halk Yığınağı (Haşdi-eş Şabi) güçlerinden Seyyid Şüheda Ketibelerini (Müfreze-Takım) vurması, coğrafyanın dizaynı açısından büyük önem taşıyor.
ABD, benzer saldırıları daha önceki dönemlerde de yaptı. Özellikle Irak ordusu birliklerine, federal polis güçlerine ve Haşdi-eş Şabi milislerine. Bunların çoğunda da ya “Yanlışlık oldu, Pardon” dedi ya da vurduğunu kabul etmedi.
Bu son saldırının amacı, hedefi ve mesajı ile ilgili değerlendirmelerde bulunmadan önce genel olarak fotoğrafa bir bakalım. 2003 işgaliyle ortaya çıkan fotoğrafta Irak’ta hem mezhebi hem de etnik bir kırılma ortaya çıktı. Özellikle Irak Arapları arasında ortaya çıkan mezhebi kırılma 2006 yılında Irak’ta mezhepsel kökenli bir iç savaşa dönüştü. Bu mezhebi kırılma ve iç savaş, Suriye iç savaşını tetikleyen temel amillerden biri oldu. Yani ABD, yaptığı hamlelerle hem bölgedeki mezhebi kırılmaları, düşmanlıkları ve iç savaşları körükledi, hem de etnik kırılmaları, düşmanlıkları ve iç savaşları. Sadece bu değil, etnik ve mezhebi yapılanmalar içinde yaşanan pek çok düşmanlık ve kırılganlıkta da büyük bir etkisi var. Bunlardan da açıkçası büyük fayda sağladı.
Bütün bu konular aynı zamanda ABD’nin ve Batı’nın bölgede giriştiği vekaletler savaşının, dizaynın altyapısını ve gerekçelerini oluşturdu. Kimi zaman yanına aldığı, kimi zaman karşısına aldığı, ama her zaman yönetmeye ve yönlendirmeye çalıştığı bu yapılar üzerinden kendi nüfuz ve etki alanlarını geliştirmeye, kendi hedef ve menfaatlerine ulaşmaya çalıştı.
Konunun özeline inecek olursak El Bu Baac’ta yaşanan ve Seyyid Şüheda Haşdi-eş Şabi milis gücünden en az 35 kişinin ölümüne ve 25’inin yaralanmasına neden olan olay, Türkiye-Rusya-İran arasında Tahran’da yapılacak toplantı öncesinde yaşanmış olması çok dikkat çekiyor.
Bununla birlikte özellikle son dönemde Merkezi Irak Hükümetinin siyasetinin ve silahlı yapıların yeniden şekillendiği bir döneme denk gelmesi önem ve anlam taşıyor. Ayrıca 25 Eylül’de IKYY bölgesinde yapılacak referandum öncesi böyle bir hamlenin gelmesi, ABD’nin gücünü ve tavrını nerede ve nasıl göstereceği açısından bölgedeki silahlı güçlere ve ülkelere verilen bir mesaj olarak da değerlendirmek mümkün.
Sonuçta ABD başta olmak üzere Batı dünyası bölgedeki istikrarsızlık-hasımlaşma-düşmanlık ve çatışmalar üzerinden kendi hedef ve menfaatlerine ulaşmaya çalışıyor. Ve sahada kimi zaman yanında durduğu, kimi zaman karşısına geçtiği, kimi zamanda yanında duruyormuş gibi yaptığı hamlelerle sahayı ve geleceği istediği gibi planlamak istiyor. Bunun bir diğer adı da sahayı-zamanı ve güçleri kendi iradesine göre yönetmek ve yönlendirmek.