İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği (EKÜDER) ekmeği siyasete karıştırdığını öne sürerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni, İstanbul Valiliği’ne şikayet etti. EKÜDER, yapılan yardımların ihtiyaç sahiplerine şova yönelik olduğunu ve büfelerin hijyen kurallarına uymadığını savundu. İstanbul Halk Ekmek (İHE) Yönetim Kurulu Başkanvekili Özgen Nama, yapılan şikayeti RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında cevapladı.
‘İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği, bir siyasi partinin arka bahçesidir’
Nama, İstanbul Halk Ekmek’i valiliğe şikayet eden dernek hakkında “Fırıncılar odası değil, onu belirtelim. İstanbul’da 3 bine yakın fırın var. İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği diye bir yer var, bir siyasi partinin arka bahçesi. Üye sayısına baktığımız zaman, binlerce fırıncımızın asla temsilcisi olamaz. Pastacı, börekçi, ruhsatı olmayan fırın üreticilerinden oluşan dost-akraba çevresi ile kendini sivil toplum addeden bir dernek. O derneği ve fırıncı esnafımızı ayırt ediyoruz” dedi.
‘Halk ekmek asla fırıncının rakibi değil’
Nama, İHE’nin fırıncı esnaf ile yaptığı görüşmeleri ve desteklemek üzere yaptığı çalışmaları anlattı:
“Fırıncı esnaflarımızı destekliyoruz. Onlar bizim meslektaşlarımızdır. Fırıncılık sektörünün, ekmek üreticisinin ve Türkiye’de buğday üretiminin sorunlarını zaman zaman toplantılarla konuşuyoruz. Halk Ekmek, Türkiye’de endüstriyel ekmek üretiminde bir numaradır. Teknoloji, laboratuvarları ve potansiyeli ile çok ciddi bir temsiliyeti var. Bu birikimini tüm fırıncı esnafına açıp onların da yararlanmasını sağlayan bir kuruluştur. Dolayısıyla, Türkiye’de ekmek üretimine bütüncül bakıyoruz. Her alanda esnafla dayanışma içerisindeyiz. Halk ekmek asla fırıncının rakibi değil. İstanbul Fırıncılar Odası’yla da sürekli diyalog içerisindeyiz irtibattayız görüşüyoruz.”
‘Kuyruklar mevcut iktidarın uygulamaları sonucu yoksullaşan halk kesimlerinin fotoğrafıdır’
Ekmek üzerinden yapılan eleştirilerin amacının farklı olduğunu söyleyen Nama, yapılan eleştirileri yanıtladı:
“Bu marjinal derneği bırakıyoruz. Zaten oradaki arkadaşlar ekmek ve üretimi sorunlarıyla değil, Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nu hedef alarak ekmek üzerinden bir şeyler söylemeye çalışıyor. ‘Halk ekmek büfelerinin önündeki bu kuyruklar çirkinlik yaratıyor. Kaldırılması gerekiyor’ diyorlar. O arkadaşlar yurtsever bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve bir sivil toplum örgütü temsilcisi ise ‘Bu ekmek büfelerinin önündeki kuyruğun sebebi nedir?’ diye sorgulaması gerekir. Ekmek büfelerinin önündeki kuyruk bir sonuçtur. Mevcut iktidarın Türkiye’deki 18 yıllık uygulamaları sonucu yoksullaşan halk kesimlerinin fotoğrafıdır.
‘Bunun organize bir iş olduğunu, o dernekle sınırlı olmadığını biliyoruz’
Ülkede 40 senedir Halk Ekmek üretim yapıyor satış yapıyor ve bu büfeler faaliyettedir. Türkiye birçok kriz ve kritik dönemden geçti ama hiç bu kadar derin yoksulluk yaşanmamıştı. Bu fotoğraftan da biz hem üzüntü duyuyoruz hem de bu yoksulluğa 16 milyonla nasıl dayanışma içerisinde olabiliriz diye çözüm üretiyoruz. Halk Ekmek, İBB’nin bir şirketidir. Çeyrek asırdır niye hiç itiraz etmek akıllarına gelmedi? Sadece Halk Ekmek değil, İstanbul’da tüm hizmetlerde tıkaç oluyorlar. Engel olmaya çalışıyorlar. Bunun organize bir iş olduğunu, o dernekle sınırlı olmadığını biliyoruz.”
‘İsteriz ki Halk Ekmek ürünleri ucuz diye değil kaliteli diye tercih edilsin’
‘Halkın ekmeği bizim için kutsaldır’ diyen Nama, İstanbul’daki ekmek üretiminde İHE’nin oranını “Halkın ekmeği ile değil kendi ekmeği ile uğraşsınlar. Toplam üretimde bizim payımız yüzde 6 civarındadır, yüzde 94’ünü zaten fırıncılar üretiyor. İsteriz yüzde 99’unu üretsin. Dün Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun da dediği gibi isteriz ki Halk Ekmek ürünleri ucuz diye değil kaliteli diye tercih edilsin. Halk Ekmek sadece somun ekmek üretmiyor. 50 çeşit ürün üretiyoruz” diye ifade etti.
‘Fırıncı esnafımızın sorunları var, bunun sebebi biz değiliz’
Fırıncı esnafın sorunlarının kaynağını Nama “Fırıncı esnafımızın sorunları var. Maliyetleri yüksektir, biliyoruz. Bunun sebebi biz değiliz. Bunun sebebi son 15 yıldır Türkiye’de ekilebilir tarım alanlarının yüzde 30’u artık ekilmiyor, ekilmez hale geldi. Çin’den daha fazla buğday ithal ediyoruz. Anadolulu çiftçim traktörü ÖTV ile KDV ile alıyor. Ama Ukraynalı çiftçi zirai faaliyetlerde o vergileri vermiyor. 5 bin dolara traktör alırken benim çiftçim 20 bin dolara traktör alıyor. Çiftçim yedi liraya mazot alırken yatı olan 2 liraya 2.5 liraya mazot alıyor” diye tanımladı.
