00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
10 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
6 dk
YAPAY ZEKA GÜNLÜĞÜ
14:05
54 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
9 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
9 dk
HABERLER
07:00
4 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
5 dk
GÜN ORTASI
12:05
84 dk
HAFTANIN KEYFİ
14:05
44 dk
HABERLER
15:00
5 dk
SPOR BÜLTENİ
15:30
5 dk
HABERLER
17:30
10 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
9 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
GÖRÜŞ

Soçi zirvesinden hangi sonuçların çıkması bekleniyor?

© AA / Mustafa KamacıTürkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin - Sputnik Türkiye, 1920, 27.09.2021
Abone ol
Özel
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Eylül’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile baş başa görüşme yapmak için Soçi’ye gidecek. İki liderin zirvesinde, İdlib’deki durum başta olmak üzere Türkiye-Rusya ikili ilişkileri ve Suriye’deki genel durum ele alınacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na katılmak için gittiği New York ziyaretinin dönüşünde gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Türk-Amerikan ilişkilerinde sağlıklı bir sürecin işlediğini doğrusu söyleyemem” diyen Erdoğan, “Bize sürekli S-400’ü dayatmalarını bir defa bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bizim için S-400 işi bitmiştir. Buradan geri adım atmamız da mümkün değil. İki NATO ülkesi olarak şu andaki gidiş pek hayra alamet değil. Benim Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak yaklaşık 19 yıllık yöneticilik hayatımda Amerika ile olan münasebetlerimde geldiğimiz nokta maalesef iyi bir nokta değil. Ben oğul Bush ile iyi çalıştım, Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 29 Eylül’deki zirve öncesi Rusya’ya olumlu mesajlar da gönderdi. “Heyetler arası görüşme yok, Sayın Putin’le sadece ikili görüşme yapacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi:

Bu tabi sadece İdlib’i içeren bir görüşme olmayacak. Aynı zamanda Türkiye-Rusya ikili ilişkilerini ve Suriye’deki durumu masaya yatıracağız. Suriye’de nereye geldiğimizi, bundan sonraki süreçte de nereye geleceğimizi kendileriyle konuşacağız. Kimseyi üçüncü bir şahıs olarak yanımıza almadan bu görüşmeyi yaparken orada tabi Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir karara da varacağız. Çünkü bölgede Türkiye ve Rusya önemli iki ülke. Önemli iki ülke derken bir şeyi daha ifade etmem lazım; biz Rusya ile ilişkilerde şu ana kadar herhangi bir yanlış görmedik. Suriye’deki gelişmeleri daha iyi bir konuma taşıma noktasında zaman zaman bazı sıkıntılar yaşamıyor değiliz. Ama bunu da gerek şahsım, gerek Savunma Bakanım, gerek Dışişleri Bakanım attığımız adımlarla hemen telafi edebiliyoruz. Örneğin Sayın Putin Azerbaycan’da eğer devlet adamlığını tam manasıyla ortaya koymamış olsaydı, Azerbaycan’dan bu şekilde çıkılmazdı. Ama bunu ortaya isabetli kararlarla koyduğu için Azerbaycan’dan çok çok olumlu bir şekilde çıkma şansını yakaladık.

Putin’le yapacakları görüşmede Azerbaycan’daki durumun da ele alınacağını vurgulayan Erdoğan, “Böylece Türkiye-Rusya ilişkilerinde inşallah çok daha güçlü, çok daha farklı bir döneme girmiş olacağız” diye ekledi.

‘Türkiye ve Rusya önümüzde dönemde çok daha cesur adımlar atabilir’

Soçi’deki bu zirveden özellikle İdlib düğümünün çözümü konusunda beklentiler var. Moskova Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Perinçek ve Gazeteci-Yazar Ceyhun Bozkurt, Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrinin ve Soçi zirvesine dair öngörülerini Sputnik’e anlattı.
Dr. Perinçek, “Biden iktidara gelir gelmez hem Türkiye hem Rusya’ya yönelik ABD’nin saldırgan yüzünü hemen göstermişti” hatırlatmasını yaparak şunları kaydetti:

Biden iktidara gelir gelmez, ‘Amerika geri dönüyor’ dediği de aslında Türkiye ve Rusya’nın hedef alınacağının bir şekilde dile getirilmesiydi. ABD’nin, kendi stratejik amaçlarına ulaşabilmek için Türkiye ve Rusya gibi büyük devlet geleneklerine sahip olan, büyük askeri, ekonomik ve bölgesel/küresel anlamda etkisi olan bu ülkelere diz çöktürmesi gerekiyor. Bu da tabii Ankara ve Moskova’nın birlikte hedef alınmasını yanında getiriyor. Biden da bu politikanın temsilcisi olarak iktidara geldi. Ancak şunun da altını çizmek lazım; Biden ‘geri dönüyoruz’ dedi ancak bununla birlikte de ABD Afganistan’dan evine döndü. Yani ABD’nin ‘dünya jandarmalığına geri geliyoruzdan’ ziyade ‘dünya jandarmalığını bırakmak zorunda kaldığı’ bir döneme de giriyoruz. Biden’ın istekleri ile ABD’nin gücü arasındaki makasın açıldığını da söylemek gerekiyor. Dolayısıyla Biden, Türkiye ve Rusya düşmanlığının dozajını artırabilir ama ABD’nin etkisi artamayacaktır. Türkiye ve Rusya önümüzde dönemde çok daha cesur adımlar atabilir.

‘Biden döneminde ilişkilerde bir iyileşme mümkün görünmüyor’

Ceyhun Bozkurt da Türk-Amerikan ilişkilerine dair “Temel sorunlarda çelişildiği için bir düzelme mümkün görünmüyor” dedi ve şunları ekledi:

Bu sorunların ağırlıklı olarak güvenlik ve dış politikaları olduğu görülüyor. Türkiye’nin PKK/PYD terör örgütü ile FETÖ terör ve casusluk örgütüyle mücadelesinden, Doğu Akdeniz başta olmak üzere Mavi Vatan stratejisinden, Kıbrıs’ta aldığı pozisyondan, Güney Kafkasya’da elini güçlendirmesinden, savunma sanayii atılımlarından dolayı Washington’un rahatsız olduğu açık. Türkiye’den bu konularda geri adım bekliyor. Çünkü bu politikalar Amerikan jeopolitik çıkarlarına aykırı. Ancak biz ABD değişiklik istiyor diye politika değiştiremeyiz. Türkiye’nin ulusal çıkarları ön planda. Bu da temelde bir sıkıntı olduğunu gösteriyor. Joe Biden’in de senatörlük döneminden bu yana Türkiye’nin ulusal çıkarları ile çelişen politikaların savunuculuğunu yaptığı biliniyor. Bu nedenle Biden döneminde ilişkilerde bir iyileşme mümkün görünmüyor.

‘Türkiye ve Rusya çok önemli rol oynuyorlar’

Soçi’den beklentilerini de değerlendiren Dr. Mehmet Perinçek, “Türkiye ve Rusya’nın kaderleri Amerikan saldırısı karşısında ortak” diyerek şöyle devam etti:

ABD’nin özellikle Afganistan’da uğradığı hezimetten sonra Putin-Erdoğan görüşmesi çok daha büyük bir önem taşıyor. Çünkü ABD’nin artık gerilediği ve bölgesel inisiyatiflerin güç kazandığı bir dönemdeyiz. Bu dönemde de Türkiye ve Rusya çok önemli rol oynuyorlar. Tabii Türkiye ve Rusya arasında çözülmesi gereken sorunlar var ama bir de tek tek bu sorunların çözümünün ötesinde Türkiye ile Rusya’nın bütünsel bir strateji çerçevesinde ortak hareket etme kararı almaları gerekiyor. ABD’nin dünya hakimiyetine karşı; bölge ülkelerinin birlik beraberliği, ekonomik refahı, ulusal güvenliği adına ortak bir stratejinin kabul edilmesi gerekiyor. Böyle bir strateji bütün bu sorunların çözümünde de uyumluluk ve süreklilik olmasına ve bunların birbiri ile örtüşür olmasını gerektirecektir.

Recep Tayyip Erdoğan-Vladimir Putin  - Sputnik Türkiye, 1920, 27.09.2021
Kremlin: Putin çoğu toplantısını video-konferansla gerçekleştirse de Erdoğan’la yüz yüze görüşecek

‘Astana sürecinin en önemli ilkesi Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır’

Dr. Perinçek’in zirveye dair altını çizdiği önemli başlıklar şöyle oldu:

Suriye konusunun çözümü önem taşıyor. İdlib ve Fırat’ın doğusu tek bir cephe olarak ele alınmalı, İdlib’deki ve Fırat’ın doğusundaki terör unsurlarının ortadan kaldırılması süreci başlatılmalıdır. Türkiye ve Rusya, Suriye konusunda Astana sürecinde anlaşmışlardır, bu sürecin en önemli ilkesi Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır. İdlib’deki yobaz terör örgütleri de Fırat’ın doğusundaki bölücü terör örgütü de hem Türkiye hem de Rusya’ya karşıdır ve ikisinin arkasında da ABD var. Yobaz terörü temizlemeden bölücü terör ortadan kalkmaz, bölücü terör temizlenmeden de yobaz terör ortadan kalkmaz. Moskova ve Ankara bunu çok iyi anlamalıdır.

‘Kıbrıs ve Kırım’da ortak zemin, Batı kuşatmasını yaracak niteliğe sahip’

Ceyhun Bozkurt da Dr. Perinçek ile benzer başlıkların altını çiziyor:

Öne çıkan başlıklar; Suriye, İdlib, PYD, Doğu Akdeniz, Libya, Kırım, Güney Kafkasya’daki yeni durum, savunma sanayii işbirliği… Bu başlıklara bakıldığında Rusya ile savunma sanayii haricinde gerilimler olduğu ortada. Son dönemlerde artan gerilimin adı İdlib. Rusya’nın özellikle M4 karayolunun güneyine yönelik hava akınları, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin o bölgedeki varlığını baskılamaya dönüştü. Bu da Türkiye’de ciddi rahatsızlık oluşturuyor. Yine Suriye’de PYD terör örgütünün varlığı hem Suriye’nin toprak bütünlüğü hem de Türkiye’nin sınır güvenliği açısından tehlike arz ediyor. Burada iki ülkenin Şam yönetiminin de dolaylı iletişimiyle bu iki konuda çözüme odaklanması gerekiyor. Ayrıca Kırım konusunda da son dönemde karşıt açıklamalar yapıldı. Kıbrıs konusunda da farklı bir tavır var. Batı dünyasının topyekûn Rusya’yı da çevrelediği bir dönemde Batı’nın aparatı olan Rumlara yönelik olumlu Moskova bakışının, Rusya’nın kendi çıkarlarına aykırı olduğu açık. Kıbrıs ve Kırım konularında ortak bir zeminde buluşmak, Rusya ve Türkiye’ye yönelik Batı kuşatmasını da yaracak niteliğe sahip.

Bozkurt, ayrıca, “Yeni dönemde Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin uzun vadeye yayılarak stratejik işbirliğine dönüştürülmesi iki ülkenin de çıkarına. Burada maksimalist taleplerde bulunan taraf yeni dönemde zayıf kalacaktır. İlişkilerin güçlendirilmesinin temelinde iki tarafın da hassasiyetleri ile ilgili asgari müşterekte uzlaşmasıdır. Bu uzlaşı olursa, Türkiye ile Rusya, Avrasya coğrafyasında küresel politikaları belirleyici güçlerden biri haline gelir” değerlendirmesini de paylaştı.

‘Karabağ’daki işbirliği derinleştirilmelidir’

Dr. Perinçek’in iki ülkenin işbirliğine dair diğer vurguları ise şunlar oldu:

Doğu Akdeniz ve Karadeniz üzerindeki ABD planlarının aynı hedefe yönelik olduğu görülmelidir. Ankara ve Moskova hem Kırım hem de Kıbrıs konularında ortak hareket etmelidir. Kafkasya’daki ve Karabağ’daki işbirliği derinleştirilmelidir. Afganistan’da ABD’nin çekilmesiyle gelişen bölgesel inisiyatif Rusya ve Türkiye tarafından desteklenmelidir. Rusya ve Türkiye, Afganistan’ın birliği, bölgenin huzuru ve istikrarı açısından mutlaka ortak hareket etmelidir. Öte yandan Fransa ve ABD Afrika’da güç kaybettiği için o bölgede çeşitli provokasyonlar ve darbe girişimlerine ve bölgeye müdahaleye başlamıştır. Bu noktada Türkiye ve Rusya’nın Afrika ülkelerinin bağımsızlığı ve özgürlüğü açısından yine işbirliğini arttırması gerekiyor.

Erdoğan-Biden - Sputnik Türkiye, 1920, 26.09.2021
DÜNYA
CBS'in Türkiye'nin başka S-400 satın alıp almayacağı sorusuna Erdoğan'dan 'Tabii ki evet' yanıtı

Suriye’deki çözümü Astana getirdi

Suriye halkının maruz bırakıldığı savaşın üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçti. Bu süreçte ülkenin büyük bir kısmı terör örgütlerinin eline geçti. 2015’te Rusya’nın Suriye ile birlikte sahaya çıkmasıyla başta IŞİD olmak üzere birçok terör örgütünden işgal edilen bölgeler geri alındı. Günümüzde İdlib’deki silahlı terör grupları ve Fırat’ın doğusunda ABD himayesinde bulunan PYD/YPG, Suriye’nin önündeki güncel sorunlar olarak varlığını koruyor.
Bir yandan da Suriye’de siyasi çözüme yönelik görüşmeler sürüyor. Suriye’de siyasi çözüm arayışları uluslararası düzeyde ilk olarak Birleşmiş Milletler’in (BM) girişimleri ve Cenevre zirvesi ile gündeme gelmişti. BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan koordinatörlüğünde 30 Haziran 2012 tarihinde Cenevre’de gerçekleşen bu zirveye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyeleri olan ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’yla beraber Avrupa Birliği (AB) temsilcileri, Türkiye, Katar, Kuveyt, Arap Birliği temsilcileri ve Irak katıldı. Ancak Suriye hükümeti ve muhalefetten bir katılım olmadı. Cenevre’nin ikinci ve üçüncü görüşmeleri de 2014 ve 2016 yıllarında düzenlense de ateşkesin sağlanmasında bir yol kat edilemedi.
Suriye’de ilk ateşkes ise Türkiye, Rusya ve İran’ın öncülüğünde geldi. 20 Aralık 2016’da Türkiye, Rusya ve İran, Suriye’de ateşkes yapılması için mutabakata vardılar. Astana görüşmelerinin ilki ise 23 Ocak 2017'de yapıldı. Bu toplantıda, Suriye sorununun askeri yöntemlerle çözülemeyeceği ifade edilirken çatışmaların kısa sürede sonlandırılması ve ateşkesin devamlılığının sağlanması temel amaç oldu. İkinci görüşmede ise Rusya, İran ve Türkiye’den oluşan bir görev gücünün kurulmasında uzlaşıldı. 2017'nin mayıs ayındaki görüşmelerde ilk somut adım atılarak Suriye'de çatışmasızlık bölgeleri oluşturuldu.
Cenevre görüşmeleri de bir yandan devam etse de verilen kararların uygulanması konusunda güçsüz kaldı.
22 Kasım 2017’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve önceki İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin bir araya geldiği Soçi Zirvesi ise bu üç ülkenin Suriye’deki krizi çözmeye yönelik bir kararlılık göstergesi oldu. Daha sonra gerçekleştirilen 2. Soçi Zirvesi, devam eden Astana görüşmeleri ve Erdoğan-Putin’in ikili görüşmeleri ise sahada bugünkü durumun oluşmasını sağladı.

Suriye’de önemli tarihler

Suriye’deki 15 Mart 2011’de başlayan iç savaşın ve siyasi çözüme yönelik görüşmelerin kronolojisi ise şu şekilde:
30 Haziran 2012: Cenevre'de siyasi geçiş müzakereleri başladı.
Mayıs 2013: Türkiye, ABD'ye Suriye'de uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, siviller için güvenli bölge oluşturulması ve koalisyon güçleriyle ortak kara operasyonu yapılmasından oluşan 3 aşamalı plan sundu.
30 Haziran 2014: IŞİD, sözde hilafet ilan etti.
22 Eylül 2014: ABD öncülüğündeki koalisyon, IŞİD’e hava saldırısı başlattı.
26 Ocak 2015: YPG/PKK, ABD'nin 4 ay süren yoğun hava desteğiyle Aynularab'ı DEAŞ'tan aldı. Böylece ABD-YPG/PKK ittifakı başladı.
Mart 2015: İdlib, silahlı terör örgütlerinin eline geçti.
21 Mayıs 2015: IŞİD, Palmira kentini ele geçirerek Suriye'nin yaklaşık yarısında hakimiyet sağladı.
30 Eylül 2015: Rusya, savaşa doğrudan müdahil oldu. Suriye Ordusu’na sağladığı hava desteğiyle terör örgütlerini köşeye sıkıştırdı.
18 Aralık 2015: BMGK, 2254 sayılı kararını kabul etti. Siyasi geçişin yol haritası belirlendi.
24 Ağustos 2016: Türk Silahlı Kuvvetleri Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattı. Suriye'nin kuzeyinde 2 bin 55 kilometrekare alan, IŞİD’den temizledi.
23-24 Ocak 2017: Türkiye, Rusya ve İran’ın girişimiyle ilk Astana toplantısı yapıldı.
23 Şubat-4 Mart 2017: Astana süreci sayesinde, bir seneden sonra Cenevre’de Suriye hükümeti ve muhalefet arasında görüşmeler yeniden başladı.
Ocak 2018: Türkiye, Afrin'deki terör örgütlerine karşı Zeytin Dalı Harekatı'nı başlattı.
30-31 Ocak 2018: Soçi'de Ulusal Diyalog Kongresi düzenlendi. Anayasa Komitesi kurulması kararı alındı.
21 Mayıs 2018: Suriye ordusu, Başkent Şam’da tümüyle kontrolü sağladı.
17 Eylül 2018: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İdlib'deki ateşkesi koruma altına alan Soçi mutabakatını imzaladı.
19 Aralık 2018: Dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'deki Amerikan güçlerini çekeceğini duyurdu. Ancak bu günümüzde henüz gerçekleşmedi.
16 Eylül 2019: Ankara'daki "Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi"nde Suriye'nin yeni anayasasını yazacak komitenin listesinde uzlaşı sağlandı. Komite 30 Ekim 2019'da İsviçre'nin Cenevre kentinde ilk kez toplandı.
9 Ekim 2019: Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye'nin kuzeyinde terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekatı'nı başlattı.
27 Şubat-5 Mart 2020: Türkiye, İdlib'de Suriye ordusuna karşı Bahar Kalkanı Harekatı yaptı.
5 Mart 2020: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleştirilen toplantının ardından İdlib'de ateşkes konusunda mutabık kalındı. Mutabakat gereği ateşkes 6 Mart 00:01'de yürürlüğe girdi.
6 Mart 2020: Türkiye ile Rusya'nın, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde uygulanmak üzere anlaşmaya vardığı ateşkes süreci başladı.
7-8 Temmuz 2021: Türkiye, Rusya ve İran garantörlüğünde, Suriye ihtilafına çözüm bulmak için başlatılan Astana sürecinin 16. toplantısı Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da gerçekleştirildi.
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала